Sabah erken saatlerde Gökova Körfezi’ni geçerek Cape Krio'yu dolaşır ve antik Knidos Limanı’na ulaşırız. Karaya çıkmadan önce, kristal berraklığındaki sularında yüzebilir, şnorkelle dalış yapabilirsiniz.

Knidos, M.Ö. 4. yüzyılda büyük bir refah yaşamış önemli bir kıyı şehriydi. İki limanı, iki tiyatrosu ve dönemin ünlü heykeltıraşı Praxiteles’in yaptığı çıplak Afrodit heykeline ev sahipliği yapıyordu. Bugün Afrodit Tapınağı'nın temelleri hâlâ görülebilir.

Geç öğleden sonra, geceleme için Kalaboshi’ye doğru yelken açılır.

Hisarönü Körfezi’ne doğru ilerlenir ve Bozburun Koyu’nda öğle yemeği ile su sporları için mola verilir. Bozburun, alçak kayalık tepelerle çevrili ve kendine özgü çekiciliği olan bir kasabadır. Yerel halkın çoğu balıkçılık ve sünger avcılığıyla uğraşır, oldukça misafirperverdir.

Öğleden sonra, rüzgarla birlikte Loryma Yarımadası’nın ucundaki Bozukkale’ye geçilir. Hellenistik dönemde "Loryma" olarak bilinen bu yerleşim, Rodos Peraea’ya bağlı bir demeydi. Antik kalenin iyi korunmuş surları gezilir ve akropole yürüyerek çıkılır. Buradan hem bölgeye hem de aşağıda demirlemiş yatlara muhteşem bir manzara eşliğinde bakabilirsiniz. Hava açıksa Yunanistan’a bağlı Rodos Adası’nın ana hatları bile görülebilir. Geceleme Bozukkale’dedir.

Ekincik Koyu’na gitmeden önce yüzme ve şnorkelle dalış molası için Serçe Limanı’nda durulur. Bu bölge, 11. yüzyıldan kalma Bizans batığından çıkarılan cam objeler ve çeşitli ticari eşyaların bulunduğu su altı arkeolojisiyle ünlüdür.

Sabah, küçük bir nehir teknesine binilerek, sarp ve girintili sahil boyunca güneydoğuya doğru ilerlenir. İztuzu Plajı’nı geçerek, sazlık deltadan geçip antik Kaunos kentine ulaşılır. Bu plaj, nesli tükenmekte olan Caretta Caretta deniz kaplumbağalarının son üreme alanlarından biri olduğu için "Kaplumbağa Plajı" olarak da bilinir.

Kaunos kalıntıları; bir akropol, tiyatro, erken Bizans kilisesi, Roma hamamları, agora ve tapınaklardan oluşur. Tepeye yapılan yürüyüş, nefes kesen bir manzara sunar. Dalyan beldesine giderken, nehir kıyısındaki kayalara oyulmuş Likya mezarlarının yanından geçilir. M.Ö. 400-600 yıllarına tarihlenen bu mezarlar, türlerinin en güzel örneklerindendir.

Tekneye dönüldükten sonra, Fethiye Körfezi’ne doğru güneye yelken açılır ve gece için sakin bir koyda demir atılır.

Bugün tüm gün Fethiye Körfezi’nde yelken yapılır. Hava şartlarına bağlı olarak öğle yemeği Manastır Koyu veya Sarsala’da verilir. Çam ormanları içinde yürüyüş yapabilir, koyların üzerindeki tepelerde bulunan az bilinen arkeolojik alanları keşfedebilirsiniz.

Akşam yemeği için tercihinize göre Boynuzbükü gibi sessiz bir koyda demirleyebilir, rustik bir açık hava restoranında yemek yiyebilir ya da Göcek şehir iskelesinde konaklayarak çeşitli restoranlar arasından seçim yapabilirsiniz.